Rengine
çiçek açar gökyüzü
mayıs ateşine onca dilek
sabah eşiği, sevda uykusu
sonsuzluk dileyerek
tutuşturduğumuz su
silinir takvimlerden
gölge yüzlü zaman
ay ışığı gözlerinden
işte ! ... o büyülü an
korkuyor yokluğundan mavi huzur
doğudan / batıya o görkemli sur
gün kapısında ayrılık vakti
Gitme! ... dur.
Ey! ... hayat
tüm çaldıklarını
geri istiyorum
sevmeye zaman
eksiksiz...
bir parça sabah serinliği
mavi huzurdan
kedersiz...
bir buluttan düş
mevsimsiz
güneş yanığı öpüş
kesintisiz
ak martının buluta bıraktığı iz
(biraz özgürlük)
-seni seviyorum-
Ey hayatın oğulları ve kızları
evren tek ödülünüz sizin
değerini bilin.....
Bugün çocuk yaştasın
büyüyeceksin
ayakta kalmayı
öğreneceksin,
bazen yenik kalbine,
bazen hükmeden,
severek hayatı öğreneceksin,
hayat dört mevsimden ibaret değil
depremi.meltemi fırtınası var,
umutla koştuğun bütün yolların
İnişi çıkışı dar boğazı dar,
öyle mucizeler var ki içinde
bir bilge gibi keşfet olma bi karar,
senden olsun olmasın varolan her can
sendendir diyerek yüreğine sar.
Kişiler gibi
yapraklarında
kimi aydınlığa
koşu tutturmuş
kimi küçük / kimi büyük
kimi koyuluklara gizlemiş kendini
biri benim gibi
kara düşler içinde
tomurcukluğunu özlemiş.
Kültür Yayıncılık_Şiirlerden Demetler
Ellerim özlemişse
şakaklarındaki beyazları
bilmez yolların
bir ömür uzadığını
düşlerimde sen varsın
dersem her an
inanma yalan
senin benden uzak güzelliğini
düşlerime koyamam
Dolaşır
ışıksız evleri cam, cam
bir geçit açılır
değişir yaşam
en güzel düşlerde
ne tasa ne gam
biter tutsaklığı esirse adam
ne yollar engeldir
ne zalim zaman
ne bir umutsuzluk içi kuşatan
içimdeki çocuğu
baştan çıkaran
sessiz bir dost gibi
güvenli her an
düşlerdir zamanı çaresiz kılan.
Eşsiz bir güzellik çizdim
içine saldım gün ışığını
her parmağım on renk
bir düş gibi dokudum
sevdanın anlamını
sessiz göl
kucaklarken ormanı
alnında günün ışığı
gözlerinde hayat
cennetten ölümsüz tat
düş gezgini koydum adını..
ayrılık bir yanda hasrete durmuş
eksilen yarımı al da öyle git
kendime sarılmaktan
bedenim donmuş
dudakta son nefesim ol da öyle git
korkma sakın saklandığın hayattan
güneş in göğsüne düştüğü andan
bir sazın telinde sevda olmaktan
gündüzü geceye sar da öyle git...
Ah!...ne boş sinsi kelimeler
lanet duvarlar
içilmiş bir dünya var dilimde
hedef almış kuş uykusu gözlerimi
özgürlük belirsiz bir liman
zaman dardemir alamam
kaptan söyler misin
hangi yöne gider bu gemi
dalga boyu nadasa mı kaldı umudum
içim yağmur, düğüm , loş odalar boş
belki ana dilini öğretir bana o yeni ülke
serilir dağlara özgürlüğüm
ıssız tepelere
şiirler söylerim, pembe buluta
gök gürler, ikiye bölünür sesim
gözü pek bir martı çeker burnumu
bilmediğim hayatı anlatır bana
kaç sevgi doğar bir sözden kim bilir
ışık alır...
Güneş in yorulup
solduğu anda
en durgun sularda
sığ kıyılarda
takılıp kalmışım
can noktasında
ne kalmak elimde
ne gitmek mümkün
bulutlar çözülüp
deysin tenime
gölgeler girmesin
sevda evime
gitmek tek dileğim
kalmak yerine
ne kalmak elimde
ne gitmek mümkün...